Gerontofili Nedir, Neden Olur? Yaş ve Arzunun Kesiştiği Nokta
İnsan cinselliği, yalnızca biyolojik bir dürtü değil, aynı zamanda kültürel, psikolojik ve tarihsel bir olgudur. Bu çerçevede gerontofili, yani yaşça çok ileri bireylere karşı duyulan cinsel veya duygusal ilgi, insan arzularının toplumsal normlarla çatıştığı alanlardan biridir. Toplum tarafından genellikle tabu olarak görülen bu yönelim, aslında arzunun ve aidiyetin farklı biçimlerini anlamak için önemli bir pencere sunar.
Gerontofili: Kavramsal ve Tarihsel Bir Çerçeve
Gerontofili terimi, Yunanca “geron” (yaşlı) ve “philia” (sevgi) sözcüklerinin birleşiminden türemiştir. İlk kez 20. yüzyılın ortalarında seksoloji literatüründe kullanılmaya başlanmıştır. Kavram, yaşlı bireylere yönelik cinsel çekim veya duygusal yönelimi tanımlamak için geliştirilmiştir.
Tarih boyunca yaş farkına dayalı ilişkiler toplumların kültürel kodlarına göre farklı biçimlerde değerlendirilmiştir. Antik Yunan’da yaşlı bir erkek ile genç bir erkek arasındaki ilişki, “pedagogik” bir bağ olarak yüceltilirken, modern toplumlarda bu tür yaş farkları ahlaki veya psikolojik sapma olarak yorumlanmaya başlamıştır. Bu tarihsel değişim, yalnızca toplumsal ahlakın değil, aynı zamanda cinsellik anlayışının da dönüşümünü yansıtır.
Psikolojik Perspektiften Gerontofili
Gerontofili, psikoloji literatüründe genellikle bir “parafili” alt türü olarak değerlendirilmiştir. Parafili, toplumun normlarının dışında kalan cinsel ilgi alanlarını tanımlayan bir kavramdır. Ancak son yıllarda bu tanımın sınırları sorgulanmaktadır. Her yaş farkına dayalı ilişki patolojik midir? Yoksa bazı durumlarda duygusal bağ, deneyim arayışı ya da güven duygusu bu yönelimi doğal hale getirebilir mi?
Psikolojik açıdan bakıldığında, gerontofili bazı bireylerde otorite figürüne yönelim, korunma ihtiyacı veya yaşam deneyimine duyulan hayranlık gibi bilinçdışı motivasyonlardan kaynaklanabilir. Freud’un psikanalitik teorisinde arzunun kökeni genellikle çocukluk dönemindeki ilişkilerde aranır; dolayısıyla kişi, bilinçdışı olarak geçmişte eksik kalan güven duygusunu yaşlı bir partnerde bulabilir.
Bununla birlikte, bazı bireylerde bu yönelim bir tercihten ziyade duygusal uyumun doğal bir sonucu olabilir. Dolayısıyla gerontofiliyi yalnızca bir “bozukluk” olarak tanımlamak, insan arzularının karmaşıklığını göz ardı eder.
Toplumsal Normlar ve Gerontofiliye Bakış
Toplumlar, yaşa dayalı ilişkileri sıklıkla güç dengesizliği, çıkar ilişkisi veya psikolojik sapma olarak yorumlar. Özellikle genç bireylerin yaşlı partnerlerle kurduğu ilişkiler, “faydacı” veya “ilgi çekme amaçlı” olarak damgalanır. Ancak bu yaklaşım, her bireyin özgür iradesini yok sayan, tek boyutlu bir bakış açısıdır.
Sosyolojik olarak, gerontofili toplumun yaşlılığa bakışını da açığa çıkarır. Modern dünyada yaşlılık genellikle üretkenliğin sonu, çekiciliğin kaybı olarak görülür. Oysa gerontofili, bu anlayışa karşı duran bir duruştur: Yaşlı bedeni hâlâ arzu edilebilir, sevilebilir ve erotik bir varlık olarak kabul eder.
Bu açıdan bakıldığında, gerontofili bir tabu değil, toplumun yaşlılıkla yüzleşme biçimidir. Çünkü toplum, yaşlıyı arzu nesnesi olarak görmeyi reddettikçe, kendi ölümlülüğüyle de yüzleşmekten kaçınır.
Akademik Tartışmalar: Patoloji mi, Çeşitlilik mi?
Günümüzde akademik tartışmalar iki ana eksende ilerler: Birincisi, gerontofilinin klinik olarak tanımlanabilir bir “parafili” olup olmadığı; ikincisi ise bunun kültürel bağlam içinde bir “cinsel yönelim” olarak kabul edilip edilemeyeceğidir.
Bazı seksologlar, gerontofilinin diğer parafililerden farklı olduğunu savunur. Çünkü bu durumda eylemin merkezinde rıza, sevgi ve iletişim olabilir. Bu yönüyle gerontofiliyi, “anlam arayışına dayalı” bir cinsel yönelim olarak tanımlamak mümkündür.
Amerikan Psikiyatri Birliği’nin DSM-5 sınıflandırmasında gerontofili ayrı bir tanı kategorisi olarak yer almaz. Bu da aslında konunun tıbbi bir bozukluktan çok, toplumsal ve bireysel düzeyde tartışılması gerektiğini gösterir.
Felsefi Bir Yorum: Zaman, Beden ve Arzu
Gerontofiliyi anlamak, yalnızca psikolojik değil, felsefi bir meseledir. Çünkü burada “beden” ve “zaman” kavramları iç içe geçer. Yaşlı beden, zamanın izlerini taşır; genç beden ise bu izlere dokunmakla, aslında zamanı aşmak ister.
Bu bağlamda gerontofili, insanın ölümlülükle kurduğu ilişkinin bir dışavurumudur. Yaşlı bir bedene duyulan arzu, zamanı dondurmak, ölümü ertelemek veya geçmişle bağ kurmak anlamına gelebilir. Dolayısıyla bu yönelim, sadece cinselliğin değil, varoluşun da derin bir sorgulamasıdır.
Sonuç: Arzunun Yaşı Olur mu?
Gerontofiliyi anlamak için onu yalnızca tıbbi bir çerçeveye hapsetmek yeterli değildir. Her arzu, bir hikâyedir; her yönelim, bir anlam arayışıdır. Bazı insanlar gençliğin enerjisinde, bazıları ise yaşlılığın dinginliğinde kendi tamamlanmışlığını bulur.
Belki de sorulması gereken soru şudur: “Arzunun yaşı var mıdır, yoksa her yaş kendi arzusunu mu yaratır?”
Gerontofili, bu soruya verilen sessiz bir yanıttır — insanın arzularının yaştan, bedenden ve zamandan daha derin olduğunu hatırlatır.