Giriş – “Arkadaşlar, bu mesele aslında çok daha derin…”
Uzun bir sohbetin ortasındayız, kahvemiz elimizde; birisi “Lozan Antlaşması ne zaman bitiyor?” diye sorunca… İçimde bir merak, bir sıcaklık yükseliyor. Çünkü bu soru, sadece tarihî bir not değil — bugünü, geçmişi ve geleceği bir araya getiren bir kapı. O kapıdan geçmeye, birlikte bakmaya ne dersiniz?
—
Lozan’ın Doğuşu – Nasıl Bir Zemin Üzerine Kuruldu?
Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923’te, İsviçre’nin Lozan kentinde imzalandı. ([Vikipedi][1])
Antlaşma, 1. Dünya Savaşı sonrası ve Türk Kurtuluş Savaşı ardından, eski imparatorluğu temsil eden Osmanlı devleti ile galip devletler (İtilaf Devletleri) arasında varılan yeni düzenin belgesiydi. ([Encyclopedia Britannica][2])
143 madde içeren bu antlaşma ile Türkiye’nin sınırları, azınlık hakları, kapitülasyonların kaldırılması, Boğazlar’ın statüsü, nüfus mübadelesi gibi konular resmî olarak düzenlendi. ([Vikipedi][1])
Antlaşma, 6 Ağustos 1924 tarihinde yürürlüğe girdi. ([Vikipedi][1])
Bu süreci düşününce: Bir imparatorluğun külleri üzerine, yepyeni bir devlet inşa edilmiş — uluslararası arenada tanınma, bağımsızlık, toprak bütünlüğü kefilesiyle.
—
Lozan Antlaşması’nın Bitiyor mu Gerçekten?
Bazı söylemler 2023’ü işaret etti: “Lozan 100 yaşında, süresi doldu; artık bitiyor.” Ancak bu iddialar tarihsel veya hukuksal temelden yoksun. ([factually.co][3])
Resmî kaynaklar açıkça söylüyor: Lozan’ın herhangi bir “süreli anlaşma” ya da “zaman aşımı” maddesi yok. Yani antlaşma şu anda hâlâ geçerli ve bağlayıcı. ([me-t.org][4])
Başka bir deyişle, Lozan “süresi dolacak” bir sözleşme değil — yürürlüğe girdikten sonra, yerine yeni bir anlaşma yapılmadığı veya onu resmi olarak iptal etmediğiniz sürece geçerliliğini koruyor. ([Vikipedi][1])
Dolayısıyla “Lozan ne zaman bitiyor?” sorusunun en doğru cevabı: bitmiyor — en azından bugüne kadar öngörülmüş bir bitiş tarihi yok.
—
Günümüzdeki Yansımaları – Neden Hâlâ Konuşuyoruz?
Çünkü insanlar, özellikle köşelerde “100. yıl” dedikleri zaman, bilinmezlik ve umut karışımı bir beklenti ile bakıyorlar.
Bazıları bu tarihe “Lozan’ın süresi” anlamı yüklüyor; “2023’te Lozan kalktı, Türkiye artık tam bağımsız; yeni kaynaklara, yeni hamlelere hazırız” diyen sesler yükseliyor. ([North press agency | وكالة نورث برس][5])
Fakat tarihçiler ve hukukçular, bu iddiaları “komplo/kurgu” olarak tanımlıyor. Antlaşmada gizli madde yok, “gizli koşul” yok; dolayısıyla 100 yıl sonra kendiliğinden ortadan kalkacak bir madde yok. ([The Lausanne Project][6])
Bu tartışma, aslında bugünün politik atmosferi, uluslararası ilişkiler ve iç siyasetteki söylemler ile şekilleniyor. Lozan bir sembol hâline geliyor — “tam bağımsızlık”, “reset” ya da “yeni başlangıç” arzusuyla konuşuluyor.
Yani antlaşmanın süresizliği, çevresel koşullar, yorum ve beklentilerle yeniden gündeme taşınıyor.
—
Geleceğe Açılan Kapı – Eğer Lozan’ın Yerine Yeni Bir Düzen Konursa?
Diyelim ki: Bir gün, taraflar oturup “Lozan’ı güncelleyelim, yeni bir anlaşma yapalım” der; ya da Türkiye ile bazı devletler arasında yeni sınır, deniz yetkileri, Boğazlar vs. gibi konularda revizyon kararı alınır. Ne olur?
Uluslararası hukukta, antlaşmalar ancak yeni bir antlaşma, anlaşmanın iptali ya da tarafların rızasıyla sona erer. Bu yüzden hâlihazırda Lozan hâlâ yürürlükte.
Yeni bir düzen, Türkiye’nin jeopolitik hamlelerini şekillendirebilir: enerji kaynakları, deniz yetkileri, azınlık hakları, Boğazlar gibi kritik alanlarda değişiklikler gündeme gelebilir.
Ancak bu, siyasi irade, diplomasi, uluslararası kabul gibi karmaşık dinamiklere bağlı — tek başına “Lozan süresi doldu” söylemi bu dönüşümü getirmez. Gerçek değişim, kamuoyuyla, hukukla, diplomasiyle olur.
Bu belirsizlikler, antlaşmanın hâlâ güncel ve önemli olmasını sağlıyor; aynı zamanda gelecek için yeni senaryolara kapı aralıyor.
—
“2023 Tezi” Neden Yaygın? – Beklenmedik Alanlarda Dolaşıyor
Aslında bu iddia, yalnızca tarih değil; ekonomi, enerji, politika, toplumsal hafıza gibi alanlarda yankı buluyor. Örneğin:
Enerji kaynaklarının çıkartılması, deniz yetkileri, Doğu Akdeniz gibi konularda “Lozan kalktı, haklar geri alınabilir” beklentisi.
Azınlık hakları, nüfus değişimleri, Boğazlar’ın statüsü gibi hassas konuların yeniden tartışılması ihtimali.
Bu beklentiler, bazı kesimlerde milli yeniden doğuşun, ulusal dönüşümün sembolü hâline geliyor — ki bu da geçmişle geleceği bağlayan politik argümanlara dönüşebiliyor.
Yani Lozan, bir tarih kitabındaki not olmaktan çıkıp; bugünün Türkiye’sinin iç tartışmalarına, umutlarına ve korkularına dokunan bir metafor hâline geliyor.
—
Sonuç – Neden Bugün Hâlâ Önemli?
Lozan, sadece bir anlaşma değil: Türkiye’nin modern kimliğinin, sınırlarının, dünya ile ilişkilerinin teminatı. Ve bu teminat — resmi olarak — hâlâ geçerli.
Ama aynı zamanda, “eğer değiştirilecekse” ya da “görüşülüyorsa” olasılığını hep aklımızda tutmamız gerekiyor. Çünkü bu, tarih ile bugünün, hukukun ile siyasetin; bugünün beklentileriyle yarının ütopyalarının birleştiği bir kavşak.
Arkadaşlar, bu yüzden “Lozan ne zaman bitiyor?” sorusuna cevap verirken, sadece bir tarih yazmış olmuyoruz. Aynı zamanda, geçmişin gölgesinde bugünü ve geleceği konuşuyoruz.
[1]: “Treaty of Lausanne”
[2]: “Treaty of Lausanne | Summary, Terms, & Facts | Britannica”
[3]: “Fact Check: Is the treaty of Lausanne really expiring in 2023?”
[4]: “End of Lausanne Treaty, Truth or Myth? – Middle East Theater”
[5]: “Turkey in post-centennial phase of Treaty of Lausanne”
[6]: “The Treaty of Lausanne at 100 – The Lausanne Project”